12.11.09

tüm acıdaşlarıma arabesk bir konçerto ve vivaldi sabah sabah...

ve gitmek sonsuza açılan uçurumdur,
gitmeninaçtığıyaranınderinliğininbüyüklüğü
ve kalanın
buderinacınıniçindekihalveti
ve zamanın
onarmadan akıp geçmesi, kişiyi kendine çeker [her birini bir diğer köşeye]
...
bağlaç yok'olur
...
bir başınalık ve tekdüzelik sarar her yanı...
şarkılar ve şiirlerin anlamsız kalışı tam da bu noktadadır,
romanlardaki karakterlerin birer hayal ürünü oldukları bu günlerde algılanır,
göçmen göçünü yola bu vakitlerde vurur,
söz uçar
yazı ...
yazının da uçmayacağına kimse garanti veremez...

not: acı kavramı ne kişiye göre değişebilir ne de yaşanılan zamana. acı, kişinin varlığıyla eşdeğerdir. kişi varoldukça acı da kendini yenileyip, yineleyecektir. acı, değişmez ve biraz da kalıcıdır.
ve bazen sözcükler tümcelerden daha anlamlı kalabilir: bkz.
özlemek - özürlemek - özrü dilemek - öze dönmek - öze dönmeyi istemek - özden geçmek - özden kopmak - özgürleşmek ...

2 comments:

uğur said...

blog edebiyat içerikli mi yoksa bir boşluğa haykırış mı çözemedim.
ama birşeyler var.
iki gün oluyor burayı keşfedeli. ben de bazen birşeyler karalıyorum. sizi tanımak ve paylaşmak isterim.
devam edin, takipçiniz olucam.
iyi günler.

poetanovus said...

ne edebiyat ne de başka bir şey bu aslında, uğur
içimde kalan son kırıntıları da balıklara atıyorum hepsi bu galiba...
size de iyi günler...

"ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?"